17 Temmuz 2014 Perşembe

ÜLKEM  AŞÇILIĞINA  ADANMIŞ  AFORİZMALAR

Türk aşçılığına dair;
Mesleğini  yanlış icra eden insanları değiştiremezsiniz, ancak onlara örnek olup sizi taklit etmelerini sağlayabilirsiniz. Bu, onlar  için kahraman  olmanızı sağlayacak yeterli bir dengedir.
*****
Yazık ki;
Ne olsa çıkarım ağabey model aşçılar, sırf televizyonlara çıkıp   yarışma alanlarında  jüri üyesi olarak  görünmek adına,  yılların   emek  kokan   kariyerini  senaryosu yazılmış  yarışma meydanlarında  ucuz  madalyalara  karşılık  harcadılar.
*****
Yarışma jüriliğine doymuş olan  A’La Carte aşçılığından arta kalan   kırıntı sofralarda hayat bulamaya çalışan son dem cateringçi  jüriler;  aşçı üniforması  giymiş  sabun gibidirler. Köpük olup kayboluyorlar.
*****
Türk aşçılığına dair;
İşsizliğe düştüğünde kapısını sana açacak birileri hep olabilmelidir. Zira, üretebilen bir mantığın vizyon ve hoşgörüsü ile yaşamalısın mesleği.
*****
Tecrübe, karanlık bir kuyunun dibinden aydınlığa doğru çıkan yoldur. Ve pahalı bir iktisaptır.  Aydınlığa çıkıncaya kadar ki süreçte, yolunuzdan kaldırıp attığınız taşlar ise; törpülenmesi gereken yanlarınızıdır.
*****
Küflenmiş mantar gibidir, sessizce köşesine çekilmiş olup  biteni  izleyenler. Ve yavaş yavaş ölür, üretemeyip şarkısını söyleyemeyenler.
*****
Michelin yıldızlı şef  olma  çabasının  ağır sorumluluğunu taşımaktan ürken  ülkem aşçılığı, ön plana çıkıp  star olmayı,  aşçı derneklerinin  düzenlemiş olduğu  regal ve madalya süslemeli yarışmaların jüri üyeliğini icra ederek  edinmeye çalışır.
*****
Bir aşçıyı,   profesyonel şef  kimliği ile  buluşturmayı sağlayacak olan temel şey, o aşçının yaşadığı coğrafyanın gastro kültür kimliğini  iyi  yorumlamasından  geçer.
Şefin yaşadığı coğrafyada ki kültürel zenginlikler, mesleki gelişiminin  üzerinde doğrudan etkisi vardır. Bununla beraber, şefin doğduğu ve geliştiği  topraklardaki floranın kendisine etkisi, bölgenin  gastronomik kimliği ve kültürel zenginlikte şef kimliğini bir bünyede toplayan diğer önemli unsurlardır. Tüm bu unsurlar  özgün bir şef olmanın esas ruhunu oluşturmaktadır.
*****
Türkiye aşçılığında, hoşgörünün temelini oluşturan iyilik anlayışı, her kapının kilidini açmaya  yarayan  bir anahtar gibidir. Karşısındakinin görüşünü kabullenebilme yeteneğidir mesleki hoşgörü.
*****
Mutfak  içerisinde ki  iş disiplini  üniforma ile başlar, kişisel bakım ve hijyen ile devam edip gider.
*****
Avrupa da şefler, sos - garnitür ve teknik konu  kombinasyonu  ile yükselişe geçip var olurlar, Ülkem şefleri ise, saç, sakal, bıyık  ve güneş gözlüğü kombinasyonu ile yarışma alanlarında  rozetlerle boy  gösterip var olmaya çalışırlar.
*****
Aşçılığa dair;
Hırs  köpürmüş,  saltanat sevdası  popülist  ve pragmatist  kafa yapılarının   tanımlamasıdır, birden fazla milli takım olmak.  Hiçbir bedel ödemeyip bir şeyler yaptım havasına girmeden, rüzgar nereden eserse o yöne dönerim demeden, herkesin federasyonu, herkesin milli takımı, herkesin gururu olmaktır bütün mesele.
*****
Avrupa aşçılığında ki ünlülük kavramı, elde edilen michelin yıldızlarının  başarısı  ile  yorumlanırken, Türkiye  aşçılığında ki ünlülük kavramı ise; şatafatlı ve  her tarafı çizgi, amblem, rozet baskı  madalya  model üniformaları üzerinde taşımakla  yorumlanır.
*****
Gıdalar üzerinde oynanan oyunlar, bir ülke ordusunun en güçlü silahından daha güçlü ve daha beterdir. İnsanlığı vurmakla kalmaz , aynı zamanda insanlığı  bitirir. Genetiği ile oynanmış gıdalar,  bilinçsiz bir aşçının ellerinde şekillenen tesirli  bomba gibidir.

*****

Avrupa ülkelerinde ki  aşçılar, kurmuş oldukları  Ar Ge köyleri ile  mutfaklarını eğitim üssüne çevirip mesleki  kalitelerini  yükseltirler.
 Türkiye’de ise; kurulan aşçı dernekleri  ile var olan meslek kalitesi  düşürülür.
****
Ülkem  aşçıları, rasyonalist düşünceden uzak kazanç elde etme amacı ile bilgi satan sofistlere inandığından;
Şüphesiz ki yukarıda yazmış olduğum tüm bu  tespitleri, içinizden bir olan benim yazmış  olmam değil de; Gordon Ramsay veya yabancı herhangi bir şef  yazmış olsaydı paylaşım rekoru kırardı. J

Süleyman ENGİN